22.11.2012
İçişleri bakanlığıyla bir görüşme gerçekleşti. Arkadaşlar, hazırladığımız bildiriyi okudular ve parlementonun temsilcileri bu bildiriyi tepkiyle karşıladılar. Neden kendilerine ırkçı yasaları çıkaranlar ve ırkçılar olarak hitap ettiğimizi sordular.
Taleplerimiz bu bildiride dile getirildi. Onlar, parlementoda bulunan arkadaşların kendi kişisel sorunlarını anlatmalarını istedi. Başkalarının sorunlarıyla ilgilenmemeleri tavsiye edildi. Parlemento temsilcileri taleplerimizin ve direnişimizin siyasal niteliğini gölgelemek ve sorunu kişiselleştirmek istediler.
Parlemento görüşmesinden çıkan özet sonucu şöyle açıklayabiliriz: Bizim direnişimizde dile getirdiğimiz taleplerle ilgili olarak adım atmaya niyetleri yoktur.
Parlemento taplantısında 36 kişi vardı. Bütün partilerden parlemento taplantısına katılım olmuştu. Arkadaşlar içeriğe girdiğinde konukseverlik gösterisi yaptılar, parlementerler kibar davranışlarda bulundular. Arkadaşların paltolarını askıya asma teklifinde bulundular.
CDU'dan da birileri vardı. Bu parti hükümet partisidir. Sınır dışı etme konusunda, mültecilerin bir çoğunun katil olduğu için sınır dışı edildiğini söylediler. Romaları örnek verdiler, Romaların Almanya'ya akın ettiğini ve bunu önlemek için Romaları sınır dışı etmek zorunda olduklarını söylediler.
Arkadaşlar, Avrupa'ya iltica edenlerin buralardan giden silahlarla yapılan savaşlardan korunmak için kaçıp geldiklerini söylediler. Parlementerler ise, bunu kendilerinin yapmadığını Amerika'nın yaptığını söylediler.
Parlementerler orada bulunan 4 arkadaşa baskı yaptılar. Sadece kendi sorunlarını dile getirmelerini istediler. Ama arkadaşlar bunu reddettiler ve bu talepleri direnişçi mülteciler adına parlementoya taşıdıklarını söylediler.
Arkadaşlarımıza şunu söylediler: "Eğer sizin böyle konuşacağınızı bilseydik sizi parlementoya almazdık." Parlementerler, görüşmeyi yapan arkadaşlara; "eyalet dışına çıkma yasağını deldiğiniz halde size ceza vermiyoruz, bize minnettar olmanız gerekirdi" dediler.
Görüşen arkadaşların elindeki bildirinin kim tarafından yazıldığını ısrarla sordular ve bu konuda arkadaşlara baskı yaptılar.
Parlementoda bulunan sadece iki parti bizim taleplerimizi desteklediklerini ifade ettiler ve mültecilerin söyledikleri şeylerin doğru şeyler olduğunu söyledir ve parti olarak kendilerinin bu kötü yasa ve uygulamalardan sorumlu olmadaklarını söylediler. Bu partilerden biri Die Linke ve diğeri de Yeşil Parti'ydi. Bu iki parti bizim direnişimizin cesur bir direniş olduğunu söylediler.
Parlementerler görüşmede, bizim direnişimizin siyasi niteliğini silmeye ve sorunu kişisel sorunlara indirgemek istediler. Arkadaşlar bunu farkettikten sonra, neden yürüyüş ve direniş yaptığımızı anlattılar. Yapılan direnişin siyasal bir direniş olduğunu söylediler. Yaşadığı yerden kaçmanın başlı başına siyasi bir iş olduğunu söylediler ve dolayısıyla bu meselenin siyasi bir mesele olduğunu anlatmaya çalıştılar arkadaşlar.
Arkadaşlar neden mülteci kamplarında insanların uzun süre bekletildiklerini, neden gutschain uygulamalarının olduğunu, neden çalışma yasağının olduğunu sordular onlara. İnsanlık dışı olan bu kanunların ve uygulamaların insanların psikolojisini bozduğunu anlattılar. Bu koşullar nedeniyle intihar girişiminde bulunan mülteciler olduğunu anlattılar.
Bu direnişimiz sırasında maruz kaldığımız ırkçı saldırılar ve polisin şiddetine maruz kaldığımız parlementerlere anlatıldı.
Görüşmenin bir bölümünde, kadın arkadaşlar mülteci kamplarında bulunan kadınların yaşadıkları sorunları da anlattılar.
Parlementerler polisin mültecileri dövmediğini iddia ettiler. Kadın arkadaşlardan biri de bu idda karşısında polis saldırısını kamera görüntülerinden izlettirebileceğini söyledi.
Parlementerler oraya giden arkadaşlar için, arkadaşların kaldıkları eyaletlere birer mektup gönderebileceklerini ve bu eyalette onlara iyi davranılmasını isteyebileceklerini söylediler. Arkadaşlar bu teklifi kabul etmediler. Kendilerinin bu yasakları bilerek deldiklerini ve pişman olmadıklarını ifade ettiler.
Parlementerler, iltica işlemlerinin uzun sürmesinin nedenini 18 bin başvurunun olmasıyla açıkladılar.
Parlementerle açlık grevi eylemine son verilmesi çağrısında bulundular. Arkadaşlar da onlara, taleplerimizle ilgili olarak ne söylediklerin sordular. Eğer bu sorunları bu ülkede çözmeyecekseniz bize bir altarnatif göstermelerini istediler.
Parlementerler en çok kendilerine faşist diye hitap edilmesinden rahatsız oldular. Bir görüşmeci arkadaş, onların faşist olup olmadığı konusundaki tartışmayı noktalamak istedi ve başka sorunları dile getirmek istediğini açıkladı. Onlara bu kanunların ırkçı kanunlar olduğunu kabul etmelerini söyledi.
Diğer arkadaşlar da 4 talebi parlementerlere saydılar. Ama parlementerler bu talepleri duymak istemiyorlardı ve sadece şahsi konuları dilenmelerini istiyorlardı.
Her ay 4 bin Roma'nın Almanya'ya geldiğini ve onların geri gönderilmesinin gerekli olduğunu söyledi parlenterler.
Parlementerler neden mülteci kamplarında para değil yemek verdiklerini şöyle açıkladılar: Eğer para verirsek mülteciler bu parayı kaçakçılara verecek ve buraya yeni mültecilerin gelmesini sağlayacaklar, bu nedenle biz mültecilere para değil yemek veriyoruz dediler.
NATO'ya gönderilen paralarla Afganistan'ın bombalandığını ve bu nedenle kendisinin buraya geldiğini söyledi bir arkadaş. Arkadaş, savaş ve bombalar için paraların harcandığını fakat insanların insani ihtiyacının karşılanması için para verilmediğini söyledi. Bu sözü duyan Grinde isimli bir CDU'lu vekil salonu terketti.
Bome isimli bir kadın, arkadaşların kendisine teşekkür edilmesini bekliyordu. Çünkü o, arkadaşlar için eyaletlere mektup gönderceğini söylemişti. Ancak arkadaşların buna karşı olduğunu öğrenince üzüldü.
Bu parlemento toplantısını yöneten kişi toplantıyı terketti ve terketme gerekçesi olarak da Almanya ile ilgili olarak hiç pozitif bir şey söylenmemesini gösterdi.
Parlementodaki görüşme süresi kısaydı ve orada her şeyin söylenme imkanı yoktu. Yarın bir basın açıklamasıyla direnişimizin nedenleri ve talepleriyle ilgili geniş şeyler söylenecek.
Parlemento görüşmesindeki genel atmosfer buydu. Şimdi her kes parlemento denilen olgunun ne olduğu konusunda bur fikir yürütmesi ve yargıda bulunması daha olanaklı hale gelmiş oldu. Bu görüşmedeki izlenimlerinden insanların parlementonun burjuvazinin ahırı olduğu gerçeğini biraz olsun anlaması mümkün oldu. Böylece parlementodan kısa sürede olumlu bir adım atacağı yanılsamasında bulunan arkadaşlar da daha gerçekçi düşünmeleri gerektiğini anlamış oldular.
Bu görüşmeden bizim çıkaracağımız en önemli sonuç şudur: Bizler kendi mücadele gücümüzle ancak özgürlüklerimizin önündeki engelleri kaldırabiliriz. Birileri özgürlüklerimizi bize bağışlamayacaktır. Taleplerimizin karşılanması ve özgürlüklerimizin önündeki engellerin kalkması ancak direnişimizin büyümesiyle gerçekleşebilecektir.
Parlemento görüşmesine gitmeden önce dört arkadaş kendi aralarında son bir kez görüştüler. Hangi konuları hangi kişinin dile getireceği konusunda son bir gözden geçirme yaptılar. Parlemento görüşmesinden sonra da Oranienplatz'a kadar yürüdük ve burada toplantımızı yaptık. Yarın da konu ile ilgili olarak bir basın toplantısı düzenleyeceğiz. Böylece her kes parlementonun bizim direnişimiz ve taleplerimize nasıl yaklaştığını öğrenmiş olacak. Diğer yandan her kes bizim taleplerimizin ne olduğunu ve neden sokaklarda olduğumuzu daha iyi anlamış olacak.
Görüldüğü gibi parlemento yetkilileri bizim direnişimizin talepleri ile ilgili olarak somut hiç bir şey söylemediler. Her zaman yaptıkları iş olan tiyatro oynamayı sürdürdüler. Mültecilerin politik argüman kullanmalarına şaşırdılar. Mültecilerin kendilerinden kişisel çıkarları için bir talepte bulunmamış olmasına şaşıdılar. Mültecilerin özgürlükleri kısıtlayan bu yasalara ve bu yasaları çıkaranlara karşı ırkçı terimini kullanmalarına şaşırdılar. Onlar mültecilerden karınlarını doyurdukları için teşekkür bekliyorlardı. Mültecilerin kendilerine teşekkür etmemesine çok alındılar.
En alttakilerin sokaklara çıkarak özgürleşmiş olmalarına ve politikleşmiş olmalarına çok şaşırdılar. Mlütecilerin bildirilerinde politik argümanlar kullanmış olmasına bir türlü inanmak istemediler.
Biz bu parlemento görüşmesinden kendi mücadelemizi daha büyük bir kuvvetle vermemiz gerektiğini öğrendik. Örgütlenme alanımızı genişletmemiz gerektiğini öğrendik. Öz örgütlenmemizden ve direnişimizden başka kimsenin bizim özgürlüğümüz önündeki engelleri kaldırmaya yardımcı olmayacağı gerçeğini iyice bilince çıkardık. İşimizin bu gün başlayıp yarın bitecek kısalıkta bir iş olmadığını anladık.
22.11.2012
Turgay Ulu
Berlin