21.12.2012
Mülteci direniş hareketimizin temel taleplerinden biri, mülteci kamplarının kapatılmasıdır. Özgürlük yürüyüşü sırasında ziyaret ettiğimiz ve şehirden uzak, izolasyon özelliğinin ağır olduğu Moleu mülteci kampı kapatılıyor. Bu kampa karşı verdiğimiz mücadele ve kampanyalar sonrasında geri adım attılar ve bu kampı kapatmaya karar verdiler. Ancak bu, sorunu çözmeye yetmiyor. Çünkü kampın kapatılması sonrasında ne yapacakları ile ilgili bir belirsizlik var. Möuleu mülteci kampını kapatıp buradaki mültecileri başka bir mülteci kampına sevketmek istiyorlar. Bu durum kabul edilemez. Çünkü her mülteci kampı aşağı yukarı aynı izolasyon niteliğini taşıyor. Teşhir olmuş bir mülteci kampını kapatarak ve buradaki insanları başka bir mülteci kampına sevk ederek sorun çözülemez. Bizler mülteci kamplarının kapatılmasını ve buralarda yaşayan mültecilerin diğer insanların yaşamakta oldukları evler gibi normal evlere verilmesini istiyoruz. Mültecilerin toplumdan yalıtılmasını istemiyoruz. Mültecilerle diğer insanlar arasında gündelik yaşamda bir ayrım yaratılmasını istemiyoruz.
Möuleu mülteci kampındaki mültecilerin bir kısmı bunu kabul etmiyor. Bu arkadaşlar bu gün Berlin Oranienplatz'daki direniş çadırlarımıza geldiler. Konu ile ilgili olarak onlarla görüştük. Başka bir mülteci kampına sevkleri kabul etmeyenler bizim direniş alanımıza gelmeye niyetliler. Bir kısım mülteci de Mouleu mülteci kampından çıkmak istemiyorlar.
İşgal Okulunda Bıçaklama Vakası
İşgal okulunda mültecilerden bir kaçı kendi aralarında yaşadıkları kavga sonucunda bıçaklama yaptılar ve iki kişi yaralandı. Yaralanan bu iki kişi ambulansla hastaneye kaldırıldılar. Birisi taburcu oldu. Ama yarası biraz ağır olan diğeri beş gün daha hastanede kalmak zorunda.
Bu gün Oranienplatz'daki direniş çadırlarımızda gerçekleştirdiğimiz kriz taplantısı sonucunda şiddet kullananların direniş ortamından uzaklaştırılmasına karar verildi. Kavga sırasında yaralanan bir kişi de kendi isteğiyle direniş ortamından ayrılmaya karar verdi.
Bir önceki toplantıda, politik direniş ortamımızda kriminal bir vaka istemediğimizi söylemiştik. Ancak korktuğumuz başımıza geldi ve böyle bir olay yaşandı. Böyle bir olayın yaşanmasının her hangi ciddi bir nedeni bulunmuyor. Kavga edenler yasları genç olan insanlar.
Mültecilerin mülteci kamplarında izolasyon içinde yaşamaları ve geleceklerinin belirsiz olması onların stres içinde yaşamasına neden oluyor. Bazen bu tür kriminal vakalar yaşıyorlar. Tüm bunların yaşanmasında kapitalist izolasyon sisteminin suçlu olduğunu vurgulamak gerekir.
Diğer yandan mülteci direniş hareketini kriminalize etmek isteyen sistem bu vakaları direniş hareketimize karşı kullanıyor. Bu günkü Alman basını olaya genişçe yer ayırdı. Bu olayı direnişimizi karalamak amaçlı kullanmak isteyenler oldu.
Evet, mülteci direniş hareketimizin ortamında böyle bir olayın yaşanması hiç de şaşırtıcı değildir. Bu bizim gerçekliğimizdir. Kapitalist izolasyon içinde sıkıştırılmış insanlar bazen şiddeti kendi içine yöneltebiliyor. Bazen bu şiddet kişinin kendisine zarar veren nitelikte de olabiliyor. Mülteci kamplarında yaşanan intihar vakaları da bu kendine dönük şiddetin bir görünümüdür.
Bu günkü toplantı biraz sert gerçti. Tanıklar dinlendi. Her kesin görüşleri alındı, savunmalar alındı. Sonuç olarak direniş ortamının politik görünümünü bozan bu tipten içe dönük şiddet olaylarının kesinlikle olumlu karşılanmayacağı vurgulandı. Çünkü işgal okuluna çok sayıda polis geldi. Aylardır sürdürdüğümüz, politik atmosferi güçlü olan direniş hareketimiz bu olayla birlikte bir yara almıştı.
Ama bu her şeyin sonu değil. Yaşadığımız sorunları gizleyerek, ört bas ederek ya da tartışmayı yasaklayarak aşamayacağımızı biliyoruz. Sorun varsa çözüm de vardır diyerek, yaşadığımız tüm sorunları açık bir biçimde tartışıyoruz ve sonunda bir çözüm buluyoruz. Daha önce de buna benzer şeyler oldu. Belki ciddi bir yaralama olayı ilk defa oldu ama bu tip eğilimler daha önce de yaşandı ve biz bunları çözdük. Bu gün de olay karşısında bir çözüm geliştirilmiş oldu.
İşgal okulunun kullanımında biraz daha dikkatli ve denetimli olunması gerektiği üzerine kararlar alındı.
21.12.2012
Turgay ulu
Berlin